37
- Ceren Ertem
- 12 Oca
- 1 dakikada okunur
Kulağına çalınan bir kaç uğultudan biri
İleride yüklü, sisli kara bulutların ardına gizli...
Sessiz yolun tekerleri ve çarpışan birkaç çakıl taşı ile birlikte.
İnce, uzun yolumu süsleyen ölü bahar yaprakları gibi...
Adı üstünde ölü...
Hoşçakal dediğimde dinlemedikleri gibi
Kendilerini gördükleri yerde bulamadıklarındaki gibi.
Ormanımın gizli , çamlı dağlarında kayıp olunca büründükleri telaş gibi.
Sanrılara mahkum bir kaç kanlı kelepçede
Bir kaç yapışık bilek...
Ve yerde, ardına bırakılmış beden yığınları
…
Hala sıcak...
Gecenin nemi, sızlatırken eklemlerini
İçindekini, rahatlamak için kusmak gibi.
Zehri atmak gibi…
Karşısındaki devasa heykelinin içinde gördüğü büyük çatlaklarla yıkılan onurları gibi
…
Şu çalan
…
Kalın soğuk duvarların üstündeki kuzgunum geri döndü.
Şafakta demiştim.
Kral öldü, Papaz köle.
Kilisenin çanları tekrar çalıyor.
Ama bu kez sahipsiz.
Hatırla ne demiştim?
Çan çaldı.
(ve birkaç illüzyon daha)
Ceren ERTEM
Comments