Kum
- Ceren Ertem
- 14 Kas 2024
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Kas 2024
Tanıdık mı suratım?
Uzun zaman oldu görüşmeyeli.
Biraz çizgilerin artmış.
Biraz da tenin kuru.
Arkandan koca bir kuraklık taşımış, sürüklemişsin.
Elimi uzatamıyorum.
Artık kımıldayamıyorum.
Sen başarmışsın.
Balçıklara rağmen buraya kadar gelebilmişsin.
Söyleyecek önemli şeylerin var.
Ama ben dinlemek istemiyorum.
Seni görmem yeterli.
Başardığını görmek.
Yeterli.
Rüzgar, toprağı havaya kaldırıp
Yüzünü, kollarını, bacaklarını dağıtırken,
Elveda gözleriyle izliyorum seni.
Yok olduğunda ise yere damlattığın gözyaşının yeri nasıl ıslattığını.
Bilmek hoş şey.
Ne olacağını.
Nereye gittiğini bilmesem de
Ya da buraya kadar nasıl geldiğini
Nasıl yok olduğunu biliyorum.
Bu güzel.
Gözyaşının düştüğü yerde çiçekler açtı demek isterdim.
Ama sadece kurak bir avuç kumu ıslatıp dağıttı,
hepsi bu.
Ne kumun umurunda oldu..
Ne de onca gelip gittiğin yolun.
Konuşamadık pek.
Fırsat olmadı.
Ama ben senin fısıltılarını, sen toza karışırken işittim.
Bir rüzgar çıktığında, içindeki toz bulutunda sen de mi olacaksın şimdi?
Yüzüme çarpan kum tanelerine karışan taşlar suratımı delip deşerken..
Kolumu yüzüme siper ederken, "direnme" mi diyeceksin?
Sıra bende mi şimdi?
Ya ben istemiyorsam birinin karşısında çöle karışmayı?
Yok olmayı ve olacaklara teslim olmayı?
Direnme şansım yok mu?
Yoksa sen de mi benim gibiydin..
Buraya geldiğinde, öylece yok oluverdin.
...
Söylediklerini duydum.
Gözlerinin içindeki kelimeleri okudum.
Neden geldiğini biliyorum.
Teşekkür ederim..
Şimdi terk ettiğin damlanın üstüne basıp geçerken,
Nerede toza karışacağımı öğrenmeye gidiyorum.
Zaten artık nasıl yok olacağımı biliyorum.
Belki gittiğim yerde bir başka silüetin ile karşılaşırım.
Bu sefer de ben dağılır yok olurum bir anda karşında.
Eğer öyle bir şey mümkünse..
Belki, senin dünyanda.
Ceren Ertem
Comments