top of page

KAÇAK

  • Yazarın fotoğrafı: Ceren  Ertem
    Ceren Ertem
  • 28 Kas 2022
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 20 Haz 2024

Yıl 1850. İngiltere'nin şehrinden uzaktaki yemyeşil köylerinden birinde babamın yaptığı evde yaşıyorduk. 2 kız kardeşim vardı. Babam kız çocuklarını çok severdi. Annem ise bir oğlu olsun istemiş ama 3 tane kızı olmuş tabii. Ablam evli, adı Mary. Yeni doğurmuştu fakat küçük yeğenimin adı henüz belli değildi. Küçük kardeşim Elizabeth henüz dünyanın farkında bile değildi. Kendi hayal dünyasında yaşıyordu. 15 yaşına yeni basmıştı. Annem, onu bir an önce evlendirme niyetindeydi. Bense 19 yaşındaydım. Çoktan evlenmiş olmam gerekirdi ama ortanca olduğumdan sanırım, ben istediğim gibi davranabiliyordum. Ayrıca çok sevdiğim biri vardı. Adı Eric idi. Kendisi askerdi. Bir süre sonra uzak bir seyahate gidecekti. Seyahat demek işi yumuşatırdı aslında. Askeri göreve gidiyor desek daha doğru olurdu. Oldukça endişeliydim. Yine de o gitmeden önce ailemle tanışmasını istemiştim.

Eric ile sabah erken saatlerde buluşmuştuk. Onu çok özlemiştim. Onunla kısa zaman geçirdikten sonra akşam yemeğe geleceğini hatırlatarak yanından ayrılmıştım. Koşa koşa inekleri sağmaya gitmiştim çünkü annem bu saatlerde tarlaya gider ve evde sütün hazır olmasını isterdi. Sütü hallettikten sonra da bir kaç metre ilerideki ablamı ziyarete giderek, ona akşam Eric ile annemleri tanıştıracağımı haber vermiştim ve onun da yemeğe gelmesi için ısrar etmiştim. Başta kabul etmemişti ama beni kırmazdı.Ablamın evinden çıkıp eve dönerken Elizabeth'i bir yere doğru gizlice gitmeye çalışırken görmüştüm. Evin yakınlarındaki ormana doğru ilerliyordu. Nereye gittiğini, bir şeyler mi gizlediğini anlamak için peşinden gitmeye karar vermiştim. Tam koşuyordum ki annemin bana seslendiğini duydum. Önce umursamamıştım ama sonra daha yüksek sesle bağırınca karşı koyamadım ve eve yöneldim.



Akşam babam gelmeden önce annemle birlikte Eric için sofra hazırlamıştık. Her şey neredeyse hazırdı. Eksik bir şey var mı diye kontrol edip hazırlanmaya gittim. Uzun zaman önce babamın bana hediye olarak aldığı beyaz tül bir elbisem vardı. Babam para biriktirip hepimize bir kaç hediye alıp dönmüştü şehirden. Bu çok özel bir elbiseydi. Eğer bu elbiseyi giyersem hem Eric beni beğenirdi hem de babam ve annem Eric'i sevdiğimi daha iyi anlarlardı diye düşünmüştüm. 

Saçlarıma koku sürdüm, elbisemi ve ayakkabılarımı giyip salona geldim. Tam o sırada kapı tıklatıldı. Babam ve ablam ben hazırlanırken gelmişlerdi, beni kırmaz demiştim, bu yüzden gelen Eric olmalıydı. Hışımla kapıya yöneldim. Heyecandan ellerim titriyordu. Kapıyı açtım ve Eric ellerinde çiçeklerle karşımda duruyordu. Yeni tıraş olmuş, asker şapkası kolunun arasında, mis gibi kokan çiçeklerle gelmişti. Hemen içeri davet ettim. Ailem ve Eric tanışmışlardı sonunda. 

Eric ve ben yaklaşık 2 senedir görüşüyorduk. Uzun zamandır birbirimizi seviyorduk fakat artık ailemin Eric'ten haberi olmalı diye düşündüm. Zaten ben söylemesem Elizabeth söyleyecekti. Küçük cadı, beni tehdit etmişti. "Eric ve senden öyle bir bahsederim ki babam seni Eric'e asla vermez!". Doğruya doğru, cesaretim yoktu. Belki de bana cesaret vermek için demişti.

Yemeğe oturmuştuk. Her şey çok güzeldi. Şaraplar içildi, sohbetler edildi. Hava iyice kararmış, yemeklerimiz neredeyse bitmişti. Eric ve babam anlaşmış gibi görünüyordu. Çok memnundum. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum. Fakat bir eksik vardı. Annem beni kenara çekip, "Elizabeth, Louise'nin yanına gideceğini 1 saate döneceğini söylemişti. Neden hala gelmedi?" dedi. Tam o sırada kapı büyük bir sesle çarparak açıldı. Gelen Elizabeth'ti. Terlemiş, nefes nefese bir şekilde eve girdi. 

"Eric! Çabuk çıkman gerekiyor, acilen saklanmalısın!" dedi. "Elizabeth, neler oluyor?!" dedim tedirgin bir şekilde. Elizabeth korku ve dehşet dolu bir şekilde Eric'e doğru yöneldi ve kolundan tuttu. Masadan kaldırıp götürmeye çalıştı. Eric'in kolunu tutarak, "Neler oluyor?" dedim. Eric neler olduğunu anlamamış bir şekilde Elizabeth'e, "Elizabeth, ne yapıyorsun!?" diyerek kolunu çekti. "Acilen buradan çıkman gerekiyor! seni almaya geliyorlar Eric! Şimdi çıkmazsan yakalayacaklar!" dedi. O sırada Eric ile bakıştık. Çok gergindim. Masada yemekler, bulaşıklar, içilmiş şaraplar duruyor, babam ve annem ne olduğunu en az bizim kadar anlamamış şekilde olanları izliyor, içeride Mary'nin yeni bebeği uyuyordu. Her şey mükemmelken şu anda ne oluyordu da, benim için bu kadar özel bir an rezalet oluyordu. 

"Elizabeth sakin ol, dışarıda konuşalım." dedi Eric. "Konuşacak vakit yok diyorum sana neden anlamıyorsun, hemen çık buradan!" diye bağırıyordu Elizabeth hala. Tam Elizabeth'e ne yapmaya çalıştığını soracaktım ki dışarıdan büyük bir silah sesi duyuldu. İnanılmaz tedirgin olmuş, dehşete düşmüştüm. Kim o diye dışarıya baktılar. Bense olduğum yerden kıpırdayamaz haldeydim. Elizabeth gelenleri görür görmez, Eric'in elinden tutup onu yeğenimin uyuduğu odaya götürdü ve kapıyı hışımla kapattı. Öylece kalakalmıştım. Dışarıdan asker adımlarına benzer ayak sesleri geliyordu ve "ERIC CLARK! DERHAL DIŞARI ÇIK!" diye bağırıyorlardı. Kalbim öyle çarpıyordu ki, ağzımdan  çıkmak üzereydi adeta. Sesler gittikçe yaklaşıyor, her bir ayak sesi kalbimin gümbürtüsüyle dans ediyor gibi gittikçe büyüyor ve ben gittikçe bu seslerden daha da sağırlaşıyordum.

Kapı vurulmaya başlandı ama çok kalmadan kapı kırıldı ve askerler içeri girdi. "ERIC CLARK!"

 Son hatırladığım şey gözlerimin önünde patlayan silah ve Eric'in yere yığılışıydı. Kulaklarımdan atamadığım her gün düzenli olarak kulaklarımda patlayan o silah sesi... 


O günden sonra ne mi oldu? Mary'nin kızı kocaman oldu. 5 yaşına girdi. Adını Anne koydular.. Elizabeth'in de bir çocuğu oldu. Evlendi mi? Ah, evet ama Elizabeth, Eric'in çocuğunu doğurdu. Babam, 2 sene sonra vefat etti. Ben ise 1 sene uzak teyzem Clara'da kaldım. Uzun süre şoktan kaynaklı akıl sağlığımı kaybettim. Ama şimdi evliyim ve bir çocuğum var. Oğlum henüz 3 yaşında. Eşim, Fred. Kendisi bir öğretmen. Bana çok iyi davranıyor. Oğlum ben ve Fred oldukça mutluyuz. 

Elizabeth nasıl Eric'in çocuğunu doğurdu, Eric neden öldürüldü? Elizabeth ve Eric uzun süredir birliktelermiş. Elizabeth'in aileme söyleme konusunda ısrar etmesinin sebebi vazgeçmem içinmiş. Yemek yediğimiz gün ise zaten hamileymiş. Hatta o gün, bunu haber vermek için ormana doğru gidiyormuş. Eric bir kulübede kalırdı, o da o ormanın biraz ilerisindeydi.

Eric ise suçlu bir asker kaçağıymış. Bana göreve gideceğim dediği şey ise köyden hatta ülkeden kaçmakmış. Elizabeth bunları tabii biliyormuş. Çünkü beraber kaçacaklarmış. Askerler, uzun süredir kaçan Eric, teslim olmayınca ve Eric onlara silah doğrultunca, onu vurdular. Zaten o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Elizabeth'i ise yaşlı bir adam ile evlendirdiler. Çocuğuna bakacak parası olan varlıklı biri. Umarım mutludur...

 

Ceren ERTEM

 
 
 

Commentaires


136e91e32f71ab6d4a5d7bd0cb1b8dfb.jpg

Yazı size gelsin

Abone olduğunuz için teşekkürler!

  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest
Image by Sigmund
bottom of page